Tuesday, December 21, 2010

GULU'DAN GORUNTULER II




"AFRİCAN TİME":)


Efenimm buralarda bir sure yasayipta, buralarin meshurr "zaman algisindan" bahsetmemek
olmaz. Malum farkli bir kita, farkli bir kultur, farkli bir politik yapi ve beraberinde getirdigi farkli bir zaman algisi; buralarin tabiriyle "African Time"!


Bu farkli zaman algisi oyle ki; bir kafeye ya da yerel bir restorana gittiginde kahvenin en az 45 dakikada hazır olması, toplantilarin en az 1 saat rotarla baslamasi (sahada genclerle olmus, devlet gorevlileriyle olmus farketmiyor), ofis ici toplantiysa hele bir de bu toplantiyi 2 kisi yapacaksan iki gun rotar, tamirciden randevu almak 1 ay, market alisverisi 30 dakika, markette bir tek sen, bir de meyveleri satan teyze var, zanetme ki kalabalik (1 muz aldim, ne kadar diye sordum, parayi uzattim (kahretsin bozuk yok) ustunu bekledim) seklinde devam ediyor ve haliyle adaptasyon surecinin "mihenk tasi" oluyor:)


İlk zamanlar; "Yani kardesim bende Almanya'dan gelmiyorum ki, gec kalinir da, agırdan alinir da, bu kadar da olmaz" dedirtten bu durum, zamanla, kendiliginden, mevzuyu "anlama" calismalarina ve cabalarina birakiyor.Cunku bir sure sonra farkediyorsun ki, herkes gayet rahat, kimsenin acelesi yok, buralarda zaten "acele etmek" yok, zamanin tadini cikariyor, gunler birbirine gulumseyerek geciyor. Akreple, yelkovan kanatlanmıs, kus misali havada suzuluyor:)


Malum bende "metropolden"gelmis, "minimum zamanda, maksimum verimlilik" sisteminin icerisinde yogrulmus, zaman takvimleriyle hasir-nesir olmus, bu durumu sandigindan cok "benimsemis", yıllarini akreple, yelkovanin pesinden kosarken, "Gun 30 saat olmali, hicbir seye yetmiyor" derken bulmus, "insanciklardan" biriyim. Ustune ustluk ozel hayatımda, zaman konusunda son derece "esnek" olmama karsin,(evet biliyoruzları duyar gibiyim:)  mevzu is, guc olunca hassasiyet gosterenlerdenim. Buna ragmen mevzuya adapte olmakta zorlandim...


Peki bu surecin sonunda ne oldu?


Malum uzlastik:) Farkli yasam pratiklerinin getirdigi, "farkli zaman algisi" oldugunu farkettik ve hassasiyetlerimizi de goz onune alarak, birbirimizle uzlastik. 


Bende kosturmak zorunda olmadan, zamani diledigince "agirdan" alarak, keyfini cikararak, yasamayi ogreniyorum. Gerci hala gereksiz kosturmacalarim, kisitli zamanin icerisine bir suru sey sikistirmaya calismalarim, "onu da, bunu da, simdi yapiyimlerim" ve "yine gec kaldik" larım var tabii, ama en azından "Boyle geldim, boyle giderim, herseyin en dogrusunu ben bilirim" degilde "bir sekilde bunlar benim yasam pratiklerim, ama farkli gerceklikleri ve algilari anlamaya acik ve istekliyim" seklinde bu deneyimi yasamaya calisiyorum.  
Surecte  baska ne mi oldu? Daha sabırlı olmayi ogrendim:)


Veee sonuc olarak gun buralarda 24 saat ve herseyi yapmaya yetiyor:)
Ps: Bir kucuk ayrinti; buralarda gune erken basliyoruz, (06:30-07:00 Turkiye saatiyle ) :)


Monday, December 20, 2010

"THE WIZARD OF THE NILE"

Kuzey Uganda' da 20 sene suren savasi, buranin sosyo-politik yapisini, bir gazetecinin "yolculuk hikayesi" uzerinden anlatan, okumasi keyifli bir kitap. Okumak isteyenler olabilir diyerekten, buradan paylasayim dedim...



Thursday, December 9, 2010

DUGUNDEN GORUNTULER I

Uganda'da 2 tur dugun yapiliyormus. Bunlardan biri (bizde de olan) dini nikah, biri de resmi nikah. Gerci burada resmi nikah kavrami biraz daha farkli olsa ve yasal bir zorunluluk olmasa da genel olarak halk arasinda bu ikisinden biri (bazen hic biri) tercih ediliyor. Dini nikah tahmin edilecegi uzere kilisede gerceklesirken, resmi nikah genelde daha geleneksel seremonilerle, koylerde yapılıyor...


Bunlari niye yaziyorum, cunku bizim Uganda'da "geneleksel dugun" hikayemizde boyle basladı...
Bir gun ofiste ki oda arkadasim Barbara beni Uganda dugunleri hakkinda bilgilendirdikten sonra "Ben 4 aralikta evleniyorum, Mbarara'da geleneksel bir  dugun yapicam,  gelmek  ister misin?" dedi.


Benden evet cevabını aldiktan sonra da, "Yanliz bizim dugunlerde geleneksel kiyafetler giyiliyor, sende 'Mushanana' giyer misin?" diye sordu.
 Mushanana farkli renlerde olan, etek ve usten olusan, gelenksel bir dugun kiyafeti. Her ne kadar Hint sarilerini de andirsa, Afrika'da cok populermis:)
Barbara'ya "Bu kiyafet nasil bir sey, rahat mi?" sorusunu sorduktan ve aslinda bekledigim yaniti aldiktan sonra, bende onun bekledigi yaniti vererek, ikinci asamayi olusturan; "efenim bu kiyafet nerede bulunur?" "Kaca bulunur?" sorularina gectim ve en sonunda kiyafeti kiralamaya karar vererek, bu konusmayi noktaladik...


Dugune Gidis Yolculugu:




Kampala'dan sabah 08:00 saatlerinde baslayan Mbarara yolculugumuz, ogleden sonra 15:00 de sona erdi. 
Yolun bozuk olmasi, sikcana verilen molalar sayesinde 5 saat surmesi gereken yolculugumuz, tabiiki 7 saat surdu. Ama insan buralarda 1-2 ay yasamaya baslayinca bu durumlara artik cok sasirmiyor:)


Yolda ki tum hoplama ve ziplamalara, zorunlu verilen molalara ve hatta kucuk capta yasadigim soguk algınlıgına ragmen, yolculuk keyifli gecti. Yolculugun keyifli gecme nedelerinin basinda otobusu birlikte paylastigimiz damadin ailesinin, sicak kanli tavırlariydi:)


Oraya vardiktan sonra, ilk aktivitemiz geleneksel Mushanana'larimizi giyip, dugunun yapilacagi koye gitmek oldu. Dugun (birazdan fotolarda gorulecek olan) muhtesem doga manzarasina sahip, bir yani Tanzanya, diger yani Rwanda siniri olan, bir ovada yapildi.


II asamadan olusan dugun seremonisi;  dans gosterisi, "kiz isteme", "karsilikli hediye verme", yemek fasli ve yuzuk takma bolumlerinden olusuyordu. 16:00 da baslayan dugun, 22:00 da bitti. 
Tum yol yorgunluguna karsin, gunun sonunda  "iyi ki gelmisim, superdi"dedigimi hatirliyorum.
Eee artik "Uganda'ya geldim, bir geleneksel dugun de goremedim" demem:)


Dugunden Goruntuler:
Sol bastan say; WCH ofisten Jennifer, Kirsten, ben ve Rachel


Gelin ve Damadin ailesi arkadaslari & Biz:)


Sagda Tanzanya, solda Rwanda sınırı....




































Tuesday, December 7, 2010

KAMPALA'YA YOLCULUK:)

İki aydan sonra ilk defa bu haftasonu Kampala'ya tekrardan gittim. Gulu'da haftasonlarını gecirmeyi cok sevsem de, arada degisiklik yapip, buyuk sehir havasi almakta iyi oluyor:)
Kampala yolculugumun asil nedeni, ofiste ayni odayi paylastigim Barbara isimli cok seker bir insanin dugunune katilmaktı. Dugun Tanzanya sinirinda ki Mbarara isimli sehrin, bir koyunde gerceklesti. Ancak dugun yolculugu icin bulusma noktasi Kampala oldugundan bizde (Kristine ve ben) Gulu'dan Kampalaya dogru yola cıktık...


Yolculuk Fotoları:



Yolda gordugumuz tanidik yuzler: Babunlar:)





Yoldan aldigim 2 ananas esliginde ben:)






















Kampala'ya varista, ilk aktivite cantalari ofise bırakmaca, ikinci aktivite cuma pazarina gitmece oldu:)
Cuma Pazari; "Garden City" isimli Kampala'nin en buyuk alisveris merkezine 10dk yurume mesafesinde kurulan bir pazar. İcerisinde, Uganda'ya ait her turlu urunu (incik-boncuk, heykel, canta, sepet)  bulabileceginiz bu pazar, ayni zamanda da diger yerlere gore cok daha ucuz.


Pazardan Goruntuler:



Kagıttan yapilan geri donusum harikasi kolyeler...

Heyoo! Sonunda bende kagıttan kolye yapmayi ogrendim... 
Efenimm ilgilenenler, icin e-mail yoluyla sipariste aliyoruz:)




Thursday, December 2, 2010

OKUL MUSAMERESİ:)

Tabii malum insan coluklu-cocuklu bir evde yasayinca, okul musamerelerine davet edilir, haliyle katilir oluyor:) 
Burada donemeler yıl sonunda bitiyor ve her donem sonunda okullarda musamereler yapiliyor. Tonya'da burada S.O.S isimli bir okullun yuvasina gidiyor. Okul, ozel bir okul, ancak okula odenen paralar, yine okulun birlikte calistigi ve yatili olarak egitim verdigi "kimsesiz" cocuklara gidiyor.  


Buyrun Okul Musameresinden  Goruntuleri:




SAHA GORUNTULERİ IV

Palabek Gem ( 22.11.2010-26.11.2010)





"HOME HOME SWEET HOME" :)

Afrika'ydı, Uganday'di, "Haydi simdi Kampala'dayim, ardından yolculuk Gulu'ya",
5 gun onun evinde, 3 gun de oburun de, 2 gece de otelde, derken tam gocebe olmustum:)


Veee sonunda bende yerlesik hayatta gecerek, surekli kalacagim eve geldim...
Bir bucuk aydir bu evde yasiyor ve evi dunya tatlisi 2 cocuk ve 3 kadinla paylasiyorum:)
Gulu'dan "ev"fotoları:


Efenimm burasi arka bahcemiz
Burasi da bahcede en sevdigim kose:)
"Bungalo" tadinda, yapilmis bu cardak, benim kitap okuma, sigara icme, hatta film seyretme mekanim. Evet film seyretme olayini burada da ihmal etmiyorum:)
Yeni kesfettigim dvd'ciden film alip, cumartesi aksamlari,  bu cardak altinda " acik hava sinemasi" tadinda film seyretmek, Ennn buyuk eglencem:)
Ev ahalisi; sol bastan: Gillian, Desi ve Tonya
Efenimm Gillan tahmin edeceginiz uzere, bu cocuklarin annesi. Aslinda Kenya'li olmasina karsin 2.5 senedir Uganda'da yasiyor ve WCH'da K. Uganda bolgesinden sorumlu, Saha Dep Yoneticisi olarak calisiyor.
Desi: Kendileri evin en genci; 1.5 yasinda
İlk zamanlarda benim adimi nedense,(nedense diyorum, cunku neden oldugunu hic birimiz anlayamadik:)  "morning" olarak kodlamis olmasindan dolayi, ne zaman beni gorse "morning, morning" diye bagiriyordu. Simdik "Seya" asamasina gectik :)


Tonya: Tonya'da 4.5 yasinda, yuvaya gidiyor


























Bu kadar degiliz, bu kisilerin disinda bir de Fade ve Justine var.


Onlarin fotolari da yakinda gelecek:)